Bir gazeteci olarak bir zammı savunacak halim de yok ama bazı şartlar var ki bazen zam yapmak çözüm bile olabilir!
Nasıl olur, şimdi bunu konuşalım…
+++
Dün akşam yapılan Büyükşehir Belediye Meclisinde, belediye tarafından işletilen otoparklara zam yapıldı.
35 lira olan park ücreti 50 lira oldu.
Sonraki her saat başı ücretlendirme de 28,5 lira üzerinden yapılacak.
Daha zam kararı alınır alınmaz, şehrin medyası konuyu anında manşetlerine taşıdı.
Mecliste sadece “Zam kararı alınıp bitmiş” gibi bir hava oluştu.
Aslında durum çok da öyle değil!
Başkan Ünlüce’nin daha sonra yaptığı konuşma, alınan karara dair düşündüren sözler içeriyor…
Ünlüce, önce belediye hizmetlerinin devam etmesi için belediye hizmetlerine de enflasyon oranında zam yapılmasının son derece doğal olduğunu belirtiyor.
“Zam yaparak halkın düşünmüyorsunuz!” diye eleştiren AK Parti sıralara da, “Şehir merkezinde bireysel araç kullanımını desteklemiyoruz. Biz sosyal yardıma muhtaç halkımızı destekliyoruz. Sosyal yardımlar konusunda ne denli hassas olduğumuzu herkes biliyor, her yerde anlatıyorum. Hatta ulaşıma zam yapmamak için direniyoruz! Her hizmete enflasyon oranında zam yaparsak vay vatandaşın haline!” diye yanıt veriyor.
Her zamanki gibi son derece naif, bir o kadar da açıklayıcı bir cevap!
+++
Eskişehir, tek merkezli bir kent.
Nüfusu 900 bin ve neredeyse her 2,5 kişiye bir araç düşen bir şehir!
Bu nedenle, tek merkezli bir kente bunca aracın aynı anda girdiğini düşündüğünüzde ortaya çıkacak kaosu hesap edebilirsiniz.
Zaman zaman da zaten yaşayarak görüyoruz.
Hem fazla araç sayısı, zaman zaman da denetim eksikliği ortaya “Trafik sorunu” çıkarıyor…
Bu sorunu dünya üzerindeki tüm orta ve büyük ölçekteki kentler yaşıyor.
Asya’daki pek çok mega kent, artık işi artık bırakmış, trafik sorunu yerini kaosa ve kara düzene bırakmış.
Ancak gelişmiş kentler, akıllıca yönetilen şehirler söz konusu soruna farklı çözümler getirmiş!
Bisiklet kullanımından, toplu taşımaya özendiren adımlar atmış.
Hele bazı kentler var ki şehir merkezine araç girişini tamamen yasaklamış!
+++
Bu gerçekler ışığında tekrar dönelim Eskişehir’e…
Ekmek almaya bile arabayla giden, faturasını yatırmak, ödemelerini yapmak için araçlarını kullanan ve maalesef ki kullandıkları araçları da umarsızca her yere bırakıp giden bir kısım sürücünün bulunduğu bir şehirde yaşıyoruz.
Nasıl olsa “2. sıra hatta 3. sıra park ederim, o arada alışverişimi yapar gelirim” diyenlerin çokça olduğu bir kentimiz var.
“Nasıl olsa ceza yazan yok!” diyerek, kaldırımlara araçlarını bırakıp giden sürücüler var Eskişehir’de!
Yani şehir merkezine bireysel aracıyla umarsızca gelen ve şehir merkezini gamsızca kullanan bir yığın vatandaş yaşıyor bu kentte.
Şimdi karşımızda böylesine bir görüntü varken, otopark ücretlerine yapılan 15 liralık zammı nasıl eleştirelim?
Bir gazeteci olarak dahi bu zammın nasıl karşısında duralım?
Hatta “Değil 50, şu kargaşayı önlemek, bireysel araç sevdalılarını şehir merkezinden uzak tutmak için otopark 250 lira olsun!” desek bile yeri var!
O derece!
NOT; Şehir içi trafiğin, sözünü ettiğim diğer kentlerde çözümü için Başkan Ünlüce’nin daha önce açıkladığı “Dur-Geç” projesini de artık ciddi ciddi konuşmanın zamanının geldiğini de söylemeliyim…
Onu da bir başka yazıya, yazılara bırakalım.