sezerler
Sedat Aydoğan
Köşe Yazarı
Sedat Aydoğan
 

DOĞRU MADENCİLİK KAZANDIRIYOR

Lületaşının çıkarılışının tarihi çok eskilere dayanır örneğin. Dünyanın en büyük bor madeni rezervlerine sahiptir şehrimiz. Ki bu maden nedeniyle Eskişehir’e yıllardır önemli büyüklükte katma değer girer. Şimdilerde ise ham Bor’un geliştirilip farklı sektörlerde kullanılması için de ciddi çalışmalar başlatılmıştır. Nihayete erdiğinde Eskişehir’i “Bor zengini” bir kent olarak anlatmaya başlayabiliriz. Ve son olarak… Beylikova’da müthiş bir maden keşfedildi. “Nadir toprak elementi” denilen cevherin işlenmesi için de geçtiğimiz yıl Beylikova’da büyük bir tesis kuruldu. Aynı tesisin geliştirilmiş haldeki 3 tanesi daha önümüzdeki yıllarda devreye alınacak. Elbette bunlar bilinenler… Bir de çok bilmediklerimiz var. Manyezitten, mermere varan pek çok maden türü daha şehrin çeşitli yerlerden çıkarılıyor, ekonomiye kazandırılıyor. +++ Altın da artık şehrin maden grubu içerisine dahil olan değerli madenlerden. Kaymaz yatağında önemli bir altın potansiyeline sahip Eskişehir. Şimdi de Atalan ve Alpagut bölgesinde epeyce büyük bir altın yatağı keşfedildi. Altının çıkarılması için de girişimler var. Ancak oradaki altının çıkarılmaması için önemli bir mücadele başlatılmış durumda… Mücadeleyi başlatanların tereddütleri boşuna değil. Bölgedeki muhteşem doğanın katledilmesinden endişe duyuyorlar. Dediğim gibi boşuna bir tereddüt değil bu. Hele ki bir İliç örneği yaşanmışken… +++ Biz de bu konuyu uzmanına soralım istedik. Bor Platformu Sözcüsü, ESGİAD Üyesi Maden Mühendisi Umut Rallas’a danıştık. Rallas, kamuoyuna son derece düzgün ve anlaşılabilir bir şekilde bir bilgilendirme yaptı. Eskişehir Basın Medya’daki açıklamaları şehirde epeyce konuşuldu, konuşuluyor.. Dedi ki; “Madencilikten kimse korkmasın. Çünkü madencilik tabiatın katledilmesi değil, yeniden doğaya dönüşüdür” dedi. Rallas’ın bu noktada tek bir isteği var. “Doğru ve çevreci madencilik” Kısacası; Koşullar sağlandığında çevreye duyarlı şekilde, tek bir canlıya bir zarar vermeden yer altındaki değerlerimize kavuşabiliriz. O yüzden maden çıkarma çalışmalarına karşı başlatılan mücadele sanki daha farklı bir şekilde yürümeli. Maden çıkarmaya tamamen engel olmak yerine doğru madenciliğin sahada uygulanması ve denetim mekanizmasının kurulması için çalışmak daha uygun olacak. Zira ülkemiz, madenlerine yer altındayken değil yer üstüne çıkarıldığında ihtiyaç duyuyor… Tıpkı Bor’un çıktığı Kırka’da olduğu gibi, Nadir Toprak Elementinin çıktığı Beylikova’daki gibi… Altın çıkarılması da pekâlâ buralardaki gibi güvenli ve denetlenebilir hale getirilebilir. Yeter ki doğru olanı isteyelim, doğru olanın peşinden gidelim.
Ekleme Tarihi: 29 Ağustos 2024 - Perşembe
Sedat Aydoğan

DOĞRU MADENCİLİK KAZANDIRIYOR

Lületaşının çıkarılışının tarihi çok eskilere dayanır örneğin.

Dünyanın en büyük bor madeni rezervlerine sahiptir şehrimiz.

Ki bu maden nedeniyle Eskişehir’e yıllardır önemli büyüklükte katma değer girer.

Şimdilerde ise ham Bor’un geliştirilip farklı sektörlerde kullanılması için de ciddi çalışmalar başlatılmıştır.

Nihayete erdiğinde Eskişehir’i “Bor zengini” bir kent olarak anlatmaya başlayabiliriz.

Ve son olarak…

Beylikova’da müthiş bir maden keşfedildi.

“Nadir toprak elementi” denilen cevherin işlenmesi için de geçtiğimiz yıl Beylikova’da büyük bir tesis kuruldu.

Aynı tesisin geliştirilmiş haldeki 3 tanesi daha önümüzdeki yıllarda devreye alınacak.

Elbette bunlar bilinenler…

Bir de çok bilmediklerimiz var.

Manyezitten, mermere varan pek çok maden türü daha şehrin çeşitli yerlerden çıkarılıyor, ekonomiye kazandırılıyor.

+++

Altın da artık şehrin maden grubu içerisine dahil olan değerli madenlerden.

Kaymaz yatağında önemli bir altın potansiyeline sahip Eskişehir.

Şimdi de Atalan ve Alpagut bölgesinde epeyce büyük bir altın yatağı keşfedildi.

Altının çıkarılması için de girişimler var.

Ancak oradaki altının çıkarılmaması için önemli bir mücadele başlatılmış durumda…

Mücadeleyi başlatanların tereddütleri boşuna değil.

Bölgedeki muhteşem doğanın katledilmesinden endişe duyuyorlar.

Dediğim gibi boşuna bir tereddüt değil bu.

Hele ki bir İliç örneği yaşanmışken…

+++

Biz de bu konuyu uzmanına soralım istedik.

Bor Platformu Sözcüsü, ESGİAD Üyesi Maden Mühendisi Umut Rallas’a danıştık.

Rallas, kamuoyuna son derece düzgün ve anlaşılabilir bir şekilde bir bilgilendirme yaptı.

Eskişehir Basın Medya’daki açıklamaları şehirde epeyce konuşuldu, konuşuluyor..

Dedi ki; “Madencilikten kimse korkmasın. Çünkü madencilik tabiatın katledilmesi değil, yeniden doğaya dönüşüdür” dedi.

Rallas’ın bu noktada tek bir isteği var.

“Doğru ve çevreci madencilik”

Kısacası;

Koşullar sağlandığında çevreye duyarlı şekilde, tek bir canlıya bir zarar vermeden yer altındaki değerlerimize kavuşabiliriz.

O yüzden maden çıkarma çalışmalarına karşı başlatılan mücadele sanki daha farklı bir şekilde yürümeli.

Maden çıkarmaya tamamen engel olmak yerine doğru madenciliğin sahada uygulanması ve denetim mekanizmasının kurulması için çalışmak daha uygun olacak.

Zira ülkemiz, madenlerine yer altındayken değil yer üstüne çıkarıldığında ihtiyaç duyuyor…

Tıpkı Bor’un çıktığı Kırka’da olduğu gibi,

Nadir Toprak Elementinin çıktığı Beylikova’daki gibi…

Altın çıkarılması da pekâlâ buralardaki gibi güvenli ve denetlenebilir hale getirilebilir.

Yeter ki doğru olanı isteyelim, doğru olanın peşinden gidelim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bsnmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.