ESKİŞEHİR BASININA BU KÖTÜLÜĞÜ YAPMAYIN!
Gelecekte bu mesleği yapmaya özenen genç birey olarak, bugün bir derdimi anlatmak istiyorum.
Barış Can Algı
-Gelecekte bu mesleği yapmaya özenen genç birey olarak, bugün bir derdimi anlatmak istiyorum.
Şehirde kulağımıza çalınan ve gazeteciliğin alet edilerek edinilen kazançlar olduğuna dair bilgiler geldikçe utanıyor, sıkılıyoruz.
Kıymetli okuyucularım, hemen neden böyle hissettiğimi anlatayım.
Gazetecilik mesleğinin tanımı sadece akademik olarak değil kanunen de yapılmıştır.
“Geçimini sadece gazetecilikten kazanan kişi” yasalarla da gazeteci olarak tanınır
Gazetecilik mesleği dışında farklı iş kollarından kazanç sağlayanlar bu kapsama girmez!
Bu nedenle de devlet tarafından kendilerine basın kartı verilmez, gazeteciliğin sağladığı imkânlar sunulmaz.
Devletin koyduğu bu kıstasın bir sebebi var.
Gazeteciliği sadece gazetecilerin yapması, gazeteciliğin farklı amaçlar için kullanılmasının önüne geçmektir asıl amaç…
Türk Basını, yıllarca hep bu yasal zorunluluklar üzerinden çalışmış, basın ilke ve etiklerinden ayrılmamış, ayrılanları da bir şekilde uyguladığı otokontrolle kendi içinden ayırmayı başarmıştır.
Ne var ki gazetecilik sektörüne dijital gelişmeler müdahil olmaya başlamış, tüm bu yasal ve yasal olmayan zorunluluklar gözetilmemeye başlanmıştır.
///
Değerli büyüklerim.
Şu ana kadar anlattıklarımı Eskişehir medyası üzerinden örneklendirelim.
Geçimini sadece gazetecilikten kazananlar o kadar azaldı ki, koskoca şehir basını resmen iş dünyasına dolayısıyla sermayeye teslim edişmiş hale geldi.
Bu durum ortaya gazeteci olmayanları gazeteciymiş gibi topluma satılmaya başlanması gerçeğini çıkardı.
Şehirdeki koca koca TV kanallarından tutun, basılı ve dijital gazetelere bakın…
Hemen fark edeceksiniz ki, yorumcuların ve köşe yazarlarının çoğunun gazetecilik mesleği ile uzaktan yakından ilgisi yok!
Hepsinin farklı farklı meslek kollarında işleri, o işlerle sağladıkları önemli kazançlar var.
////
Değerli okuyucularım…
Bu işi sadece ilgisinden dolayı yapanları tenzih ediyorum (sayıları çok ama çok az)
Söz konusu isimler, maalesef gazeteciliği amaç olarak değil, araç olarak kullanıyor.
Kalemler, yorumlar, konuşmalar asıl para kazanılan işe yol açmak, kapı aralamak, işleri bitirmek için kullanıyor.
Ve bunu başaranlar da kendi işlerine dair çeşitli ihaleler kapıp, kazançlarına kazanç sağlıyor.
Sonrasında ne oluyor biliyor musunuz?
Bu meslek için koca koca okullar okuyan, mesleğin her türlü derdi, sıkıntısı, tasasını çekenler, bu meslek için gecesini gündüzüne katanlar, gazeteciliği sadece halka haber vermek olarak görüp, bu işten kazanç sağlamaya çalışanlar asgari ücrete mahkûm şekilde bu cefayı çekmeye devam ediyor.
////
Değerli takipçilerim.
Özetle şehir medyamızda da olmak üzere maalesef ki gazeteciliğin sefasını meslek dışındakiler yerken, cefasını bu işin asıl emekçileri çekmeye, ezilmeye, burkulmaya ve sömürülmeye devam ediliyor.
Bu köşeyi bana sunan Genel Yayın Yönetmenimiz Sedat Aydoğan’ın bana verdiği yetkiye dayanarak, belki de haddim olmayarak şehrin medya patronlarına bu konuya özen göstermeleri ricasında bulunuyorum.
Lütfen bu kıyıma, bu haksızlığa son verin.
Kurumlarınıza gazeteci olmayanları sokmayın.
Lütfen!